2021 yılında ‘oyunu doğru kurmaya’ ve ‘kazanan tarafta olmaya’ hazır mısınız?

2020 bizim için şimdiye kadar yaptığımız yöntemlerin işlemeyeceğini gördüğümüz ve oyunu yeniden tanımlamamız gerektiğini zorunlu olarak gördüğümüz bir yıl oldu. Belirsizlik, tanımlanamazlık, kaygan bir zemin üzerinde tutunma gibi bir çok unsuru yaşadığımız bir yılın ardından şimdi oyunu doğru kurmaya odaklanmamız gereken bir zamanı yaşıyoruz.

Bu yazıda önümüzdeki dönemde markalarınız adına neler yapmanız gerektiğini madde madde yazacağım.

  • Öncelikle hangi alanda iş yaparsanız yapın ‘güven’ ve ‘sağlık’ değerleri üzerine odaklanın. Tüketicinin güven ihtiyacını karşılamalı ve müşteri deneyim yolculuğunuzu sağlıkla ilgili her alanı kapsayacak şekilde düzenleyin.
  • Dijitalin daha fazla kullanılmaya başlanmasıyla dünyanın her yerine ulaşabilir, aynı anda lokal ve küresel hedef kitlenize odaklanabilirsiniz. Her yıl dijital dünyanın kullanımına dair bir rapor yayınlayan we are social ve Hootsuits de 2021 raporunu yayınlandı. Bu rapora göre bu dönemde dijitale yatırım yapan markalar daha önceye göre %73 daha fazla müşteri kazanımını ön plana koydu. Bu alanda yapılan kısa dönemli marka stratejileri ise markaların işine pek yaramadı çünkü tüketici bu kısa dönemli markaları çok hatırlayamadılar.
    Bu nedenle markalar bu deneyimlerini 2021’de daha iyi bir hale evirecek çalışmalar yapmalılar. Başarılı ya da başarısız oldukları deneyimlerini, tüketici ihtiyaçlarını da dinleyerek, ihtiyacı anlayarak uzun dönemli marka sadakatini sağlayacak strateji yapmak için kullanmalılar. Çünkü bir markanın esas ihtiyacı uzun dönemli sadakat yaratmaktır.
  • 2023’te Amerika’da livestream shopping ( canlı alışveriş)’ in 25 Milyar $’a erişmesi beklenirken pazarlama olarak bugünkünden farklı stratejiler geliştirilmesi gerektiği aşikar. Yukarıda bahsettiğim gibi 2020’de markalar dijital anlamda ciddi bir yatırım yapmış olsalar da rapor bize aslında markaların tüketici beklentilerini tam olarak doğru anlayamadıklarını gösteriyor. Çünkü yapılan araştırmaya göre tüketicilerin %68’i markaların paylaşımlarını ilgi çekici bulmuyor. Bu belirsizlik döneminde akıllı markaların çoğu tüketicinin ne istediğini dinliyor.
  • Yıllardır hep söylediğim gibi istediğiniz kadar reklam yapın tüketici sizin reklamınızdan çok eşinin, dostunun, arkadaşının tavsiyesini dinliyor. Dolayısıyla da ne yaparsanız yapın tüketicinin tavsiye edeceği bir içerik yaratın. Yani içeriğinizi siz değil sizin yerinize tüketici yaratsın. Sizin asıl göreviniz marka elçileri yaratmak. İçeriği siz değil sizi sevenler yaratsın.
  • Bununla beraber daha önceki yazımda belirtmiştim. Babyboomer’lar yani parasını elinde bulunduran ancak dijitali pek kullanmayan ya da kullanamayan kesim yani anne babalarımız artık kendi ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla dijitali kullanmaları gerektiğini fark ettiler. Bu yıl onlar için bir dönüm noktası oldu. 55-64 yaş arası kullanıcıların %70’i internetten geçen ay alışveriş yaptı. Sosyal medya kullanımları ise her geçen gün artmaya devam ediyor. Dolayısıyla bu kesime özellikle müşteri deneyimini tasarlarken özel önem vermek gerekli.
  • Sosyal CRM her zamankinden önem kazandı. Mass media da reklam çalışmaları yapacağımıza pazarlamacının daha çok kendi sosyal kanallarında hali hazırda engagement ı bulunan sosyal medya takipçilerine odaklanması ve burayı önceliklendirmesinin çok daha önemli olduğu görüldü. 2020 her ne kadar zorlu bir süreç yaşatsa da aslında bize 2021’de neler yapmamız gerektiği, hangi stratejileri kurmamız gerektiğine dair yol haritasını gösterdi. Tabii doğru okuyabilirsek.
  • Marka amacı ve sosyal marka olmak bu yıldan sonra göreceğimiz en önemli stratejilerin başında geliyor. Bundan sonraki süreçte göreceğimiz ve marka konumlamanın olmazsa olmaz omurgası haline gelen marka amacı 2021 marka trenderinin başında geliyor. Genç kuşağa baktığımızda pandemi sırasında çalışanlarını önemseyen ve onlara değer veren markaları unutmamış görünüyorlar ve onların ürün ve hizmetlerini daha fazla satın alma eğilimi gösteriyorlar. Tabii her zaman söylediğim gibi KSS projelerine göstermelik olan pazarlama bütçesinin küçük bir kısmını ayırmaktan bahsetmiyorum. Gerçekten şirketin en tepe yöneticisinden tüm yönetim kuruluna kadar yapılanmasının içinde olduğu sadece pazarlama departmanının sorumluluğunda değil tüm kurumsal kültürün içine yerleştiği bir yapıdan bahsediyorum. Şirketin DNA’sına yerleşmesinden bahsediyorum. Daha yaşanabilir bir dünya için taşın altına elini koymaktan bahsediyorum.